Netoçka Nezvanova

Tükendi
Netoçka Nezvanova, Dostoyevski'nin ilk roman denemesiydi. Kardeşine yazdığı 1846 tarihli bir mektupta 'itiraf biçiminde büyük bir roman' yazmak istediğini söylüyordu. Ama olmadı. 1849'da tutuklanıp Sibirya'ya sürgüne gönderilmesiyle roman yarım kaldı ve Dostoyevski bir daha hiçbir zaman Netoçka Nezvanova'ya geri dönmedi. Ama yarım kalmasına rağmen, Netoçka'nın çilekeş annesiyle deliliğin eşiğinde, başarısız bir müzisyen olan babası arasında başlayan acılı hayat hikâyesi, pek çok eleştirmene göre Dostoyevski'nin sürgün dönüşü yazacağı büyük romanların temalarını haber verir: derin insanî acı, aşağılanma, çılgınlık, günah ve kefaret. Genç Dostoyevski'nin bu yarım ama güçlü kitabını Ergin Altay'ın Rusça aslından yaptığı çeviri ve en ünlü Dostoyevski uzmanlarından biri olan Konstantin Mochulsky'nin sonsözüyle sunuyoruz.

"Dostoyevski kendisinden birşeyler öğrendiğim tek psikologtu."

Friedrich Nietzsche

"Netoçka Nezvanova'nın psikolojik derinliğinde Dostoyevski'nin olgunluk dönemi romanlarının tadını alırız."

Ernest J. Simmons

Kategori Dünya Klasikleri
Cilt Türü Karton Kapak
Basım Tarihi: Aralık 2006
Basım Yeri: İstanbul
Baskı Sayısı 1
Ebat:
Dil: Türkçe
Kâğıt Türü: 2. Hamur
Sayfa Sayısı: 217
ISBN: 9750504097
Dostoyevski

Dostoyevski (Fyodor Mihailoviç). Bir doktorun oğlu olan Dostoyevski 1821'de Moskova'da doğdu. Çocukluğunu Moskova'daki Marya Hastenesi'nin bir lojmanında, zorba ve çoğu zaman sarhoş olan bir baba ile hasta bir anne arasında geçirdi. Çok geçmeden annesi ölünce, katı disiplinli Petersburg Mühendis Okulu'na gönderildi. Sinirli, aşırı duyarlı bir yaradılışı olan Dostoyevski, Petersburg'da kitap okuyarak, bir köşeye çekilip düşlere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek günlük gerçeklerden kaçmaya çalışırdı. Babasının 1829'da aniden öldüğünü burada öğrendi. Kuşkulu bir ölümdü bu; onu yanında çalıştırdığı köylülerin öldürdüğü söylenir. Babasının ölümünü istediği düşüncesi, yakasını hiç bırakmadı ve Dostoyevski'yi bunalıma düşürdü. Bazılarına göre ilk sara nöbetine de bu suçluluk duygusu neden oldu. Freud ve birçok psikanalizci, babaya duyulan bu nefrete ve bunu izleyen suçluluk kompleksine dayanarak, Dostoyevski'nin hastalığının sinirsel kökenli olduğunu çıkardılar ve dehasıyla hastalığı arasında bir bağlantı kurdular. Oysa bu yorum yazarın nöbetler sırasında gösterdiği o zihin açıklığını, o ‘dokuz canlılığı' göz ardı etmek demektir. Sara, Dostoyevski için, gerçekte, ‘istenç dışı, ama ayrıcalıklı bir deneyim', büyülten bir ayna olmuştur.

Dostoyevski zayıf sinirli, duygusal, bir anda coşkudan çökkünlüğe geçen bir kimseydi. Gogol etkileri taşıyan ilk romanı İnsancıklar, Belinski'nin övgülerini kazanıp yazarına ün sağladığında coşkuya kapılan Dostoyevski, daha sonraki yapıtları Öteki (1846) ve Ev Sahibesi (1847) aynı eleştirmenin alaylarına hedef olunca ruhsal çöküntüye düştü, derdinden hasta oldu. Kendisini dengesizliğe kadar sürükleyen gerilimlerden kurtulmayı bilen ve dış dünyadan kopan benliğinin parçalanışını kendisi çözümleyen yazarın yapıtındaki en zengin ruhbilimsel temalardan biri de bu çift kişiliklilik, ikizler-benzerler temasıdır.

Dostoyevski 1848'de Beyaz Geceler ile Bir Yufka Yürekli'yi yayımladı. Bu yapıtlarının da beğenilmemesi gururunu incitti. Petraşevski'nin çevresinde toplanan genç süikastçılara katıldı, onlarla birlikte tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıldı (Aralık 1849). Canlarının bağışlandığı cezanın infazına birkaç dakika kala bildirildi. Dostoyevski'nin cezası hafifletilerek Sibirya'da dört yıl kürek cezasına çevrildi. Tüm maddi ve manevi yoksunluklara ve sara nöbetlerine karşın bu korkunç yıllar, Dostoyevski'nin İncil'i ve mahkumlardaki gönül zenginliğini, yani "sert kabuğun içindeki altını" keşfetmesini sağladı. Dört yıllık kürek cezasından sonra Semipalatinsk'te zorunlu ikamete mahkum edilen Dostoyevski, yoksul ve veremli genç dul Marya Dmitriyevna İsayeva'ya acıyarak evlendi.1859'da Petersburg'a dönmesine izin verildi, Ezilmiş ve Aşağılanmışlar (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) ile kendini yeniden kabul ettirdi. Kardeşi ve N.N. Strahov ile birlikte önce Vremja (Zaman), sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri kurdu ve yönetti.Bu dergilerde Batı karşıtı Slavcı düşüncelerini savunduğu tartışma yazılarını yayımladı.

Büyük ‘‘metafizik'' romanlarının ilki ve tüm yapıtlarının anahtarı olan Yeraltından Notlar 1864'te yayımlandı. Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1867), Budala (1868), Ebedi Koca (1870), Cinler (1872) gibi başyapıtlar birbirini izledi. Alacaklıları tarafından sıkıştırılan yazar, daha tamamlamadan yapıtlarını yayımcılara satıyordu. Daha hızlı çalışabilmek için sekreter olarak tuttuğu 20 yaşındaki Anna Grigoriyevna Snitkina ile ilk karısının ölümünden üç yıl sonra, 1867'de evlendi. Para peşinden koşması bitmek bilmedi. Kumar tutkusuyla Dostoyevski, borç aldı, ödedi; sonunda karısıyla ülkesinden ayrılarak Avrupa'nın kumarhanelerini dolaşmaya başladı. Bir kızı oldu, ama öldü. Bu ölüm, Dostoyevski'yil deliliğin eşiğine kadar sürükledi. 1875'te Delikanlı, 1876'da Bir Yazarın Günlüğü ve 1879-80'de Karamazov Kardeşler yayımlandı. Bu son romanının, bir bölümünü oluşturacağı Bir Büyük Günahkârın Yaşamı adlı büyük çaplı tasarısını gerçekleştiremeden 1881'de Petersburg'da öldü. Dostoyevski gelmiş geçmiş en büyük romancılardan birisi, belki de birincisidir.

Kullanıcı Yorumları

Henüz hiç yorum yapılmadı.

Yorum Yap

Yorum yapmak için kullanıcı hesabınızla giriş yapmalısınız!

Giriş yapmak için lütfen tıklayınız.